HOŞ GELDİN HAYATIMA

Ben her yerde seni arıyordum. Sokakları senin için adımlıyordum. Her fısıltıda sesini duymak için zorluyordum işitme duyumu. Duyduğum her seste o hiç bilmediğim sesinin izlerini kovalıyordum. Kitaplar okuyordum belki sana dair bir ipucu yakalarım umuduyla. Dünyanın bütün sinemalarında senin olduğun filmleri izlemek istiyordum. Acaba filmlerde bulabilir miydim aradığımı? Bilmiyordum.
Hissettiklerimi üst üste koyup şiir olmaya çalışıyordum. Bir şiirin, tek başına hayatın karanlıklarına direnme gücünü deniyordum senin olmadığın onlarca yıl boyunca. Bazen de yanılıyordum. Buldum sanıyordum aradığımı. Görebildiğim yalnızca kendi ışıltımken ben “Yıldızlar ellerimde artık” diye düşünüyordum. Hâlbuki yıldızlar çok uzaktaydı ve onlar beni görmüyordu bile.
Şarkılara takılıyordum. Bir Teoman şarkısına özne oluyordum kimi zaman. İyinin ve kötünün tüm çıplaklığıyla kol gezdiği şarkı sözlerini bağıra çağıra söylüyordum. Kendi videomu kendim çekiyordum görünmeyen kameramla ve sen hala görünmüyordun hiçbir yerde. Tuhaf olan şu ki görünen aslında ben de değildim. Ben gibi görünen ama aslında ben olamayan bir ben… Oldukça karmaşık yani!
Gülümsemek aldırmamak değildi. Ama öyle sanıyorlardı. Gülümsemek direnmekti aslında. Ama mademki gülümsüyordum demek ki üzülmüyordum onlara göre. Fena halde yanılıyorlardı, çünkü ben üzülüyordum aslında. Melankoli damarlarımda gezinirken beni sadece birkaç kişi anlıyordu. Ben üzülüyordum. Çünkü her yüzde seni ararken ben, sen bana görünmüyordun.
Ama sırf seni arıyorum diye üzülmemi saçma buluyorlardı. Ben hayatımın orta yerine seni yerleştirmişken niye sıkılmayacaktım ki yokluğunda? Hiç şüphe yok ki onlar beni tanıdığını sanıp tanıyamayanlardı. En acısı da bunu anlamaktı belki de.
Onlarca suretin arasında gizlenen tek bir asılı bulmak içindi bütün çabam. Söz vermiştim dünyanın en güzel şehrine. Mutluluk hediye edecektim ellerimle. Vapur hangi kıyıdan ayrılırsa ayrılsın ben hep hüzünlere yelken açmıyor muydum? Akşamın kızılı öperken İzmir’imi dudaklarından ben hep özlemle anıyordum sıcacık düşleri. Bildiğimi sandığım bir mutluluğu özlüyordum. Evet, ben onu sadece bildiğimi sanıyordum.
Ne zaman seninle karşılaştım, bütün bildiğimi sandıklarımı unuttum. Doğruları baştan yazıyordum artık ve yeni rehberim sendin. Mutluluk gözlerdeki ışıltıysa eğer ikimiz de ışıl ışıldık işte. Acaba bir yaz gecesi rüyası mıydı gördüğüm? Ama ellerim ellerindeydi. Kalbimin yanı başında sıcacık cümleler vardı. Evet, sendin işte bunca yıldır yoluma çıksın diye beklediğim. Hem de defalarca teğet geçmişiz birbirimize. Neyse ki sonunda karşılaştık.
Şimdi gerçekten gülümsüyorum. Bütün dünya duysun istiyorum hissettiklerimi. Hâlbuki dünyayı ne ilgilendirir ki bu kelebeğin ruh hali? Sana söyleyebildiklerim söylemek istediklerimin yarısı bile değil aslında. Kelimeler körfezin orta yerine düğümlenip kalıyor bir anda. Bir bakışınla hepsini çözüyorsun sen. Senin yanında huzur doluyor içime. Senden öncesini unutuyorum. Bir tek sen varsın: Sen, sen, sadece sen… Şiirimi bulmak için yaşıyorum diye yazmıştım bir yerde. Bulmuşum gibi hissediyorum şimdi. Bu sevdanın altını kalbimle imzalıyorum özenle. Hoş geldin hayatıma…
(Photograph by Uniform Charlie)
Yorumlar
Yorum Gönder