TATİL NOTLARI : MARMARİS ve RODOS

Evet, itiraf ediyorum ben blog aleminin en tembel yazarlarından biriyim. Hem yazmayı bu kadar sevip hem de bu kadar az okuyucusuyla buluşan kaç blog yazarı var sizce ?
Aşağıda haziran sonunda çıktığımız Marmaris tatili ve Rodos'a yaptığımız günübirlik yolculuğun notlarını bulacaksınız. 
Evet, tembelim... Tembel olduğum için aylardır üzerinde çalıştığım yazıyı ancak bugün yayınlıyorum.
İyi okumalar :)
***
Tatil ...
Büyülü kelime. Kavuşmak için koca bir kışı devirdiğimiz, çalışma hayatının tüm dikenli ve taşlı yollarına katlanma nedeni. Memur diliyle "izin yapma" denilen hadise.
Evet, bu sefer tatil notlarını paylaşmak için yazıyorum.
Sıla'nın dediği gibi "Açarız radyoyu, yol nereye biz oraya" bir nevi ... Nitekim,biz de Sıla dinleyerek düştük yollara. Lafı gelmişken, Sıla'nın "Joker" adını verdiği son albümü müthiş. Öyle güzel ki, sanki Sıla ve tayfası toplanıp oturduğunuz odaya gelip sizin için çalıyorlarmış gibi müthiş temiz bir kayıt. Alabildiğine akustik ve samimi. Fena halde tavsiye olunur.
Neyse efendim, bu sefer yolumuz Marmaris'e idi.
Muğla'dan dolayı Ege bellediğim ama ani bir aydınlanma ile Akdeniz olduğunu algıladığım Marmaris'teydik geçen hafta.
Bekarlık döneminde Ela'mla gittiğim Fethiye-Ölüdeniz, iki sene önce sevgilim eşimle gittiğimiz Bodrum'dan sonra üçüncü Muğla durağım için çok heyecanlıydım açıkçası.
Son dönem erken rezervasyondan satın alınan "Herşey Dahil" destinasyonumuz olan Grand Yazıcı Club Turban hedefi ile çıktık yola.
İzmir-Marmaris güzergahında önce otobandan sonra Muğla yoluna girince Çine Çayı havzasındaki o inanılmaz kayalar göründü. Doğanın mucizesiydiler bence, yoksa asla o kadar güzel ve o kadar yerli yerinde olamazlardı. Bence Batı Anadolu'nun "Grand Canyon"u olacak bir yer varsa o da Çine Çayı Vadisi, gerçi, artık orada yükseklik yönünden kendi sınıfında Avrupa'da 1. olmuş bir baraj var ama kayalar hala yerli yerinde.
Sonra Muğla'yı, Ula'yı geçtikten sonra Sakar Geçidi'nden Gökova Körfezi belirdi tüm güzelliğiyle.


"Sakar'dan Gökova Körfezi ve Akyaka" 

Sakar'dan indikten sonra gerisi zaten heyecandı. Marmaris yolu ve kızılçamlar ... Marmaris beklediğimden büyüktü ve ben "Bodrum'a benzer herhalde" diye beklerken o fena halde Alanya'ydı.
Otele geldik, odamıza yerleştik ve kataloglarda beğendiğim tesisin bulunduğu konum ve çam ağaçları ile bezenmiş olmasının beni yanıltmamış olması, sonra ortaya çıkacak artılarından önce benim için ilk selamlamaydı.
Mavi bayraklı plajdan denize adımımı atınca, duruluk temizlik ve posidonia çayırlarını görmek ... Ayaklarımın yanından balıkların geçmesi ... Denizi seviyorum galiba. Galiba mı ? Evet, fena halde hem de !



"Grand Yazıcı Club Turban İskelesi'nden Manzara"

Marmaris'in gecesine gelince ... Gece deyince alemlere aktım gibi algılanacak. Oysaki yaptığım tek şey eşimle Marmaris sokaklarında ve sahilde turlamaktı aslında. Ben bunu seviyorum zaten.
"Ne gördün ?" derseniz ... Güzel bir Akdeniz şehri ve gerçekten Avrupalı .... Sahilde güzel kafe-barlar ve restoranlar, her köşe başında heykeller, kanal boyunda sıralı tekneler, şık bir marina ... Barlar Sokağı'na bakarsak eğer ışıl ışıl ve hareketli, hadi itiraf edeyim-biraz cangır cungur...Olay ama tamamen tekila üstüne kurulu, her yanda güzel kızlar birer shot için davet halindeler. Bir yanda türkü barlar diğer yanda güncel yabancı elektronik pop şarkılar ... Hepsi kol kola ...
Tabii, Marmaris sadece şehir merkezinden ibaret değil. Esas güzelliği etrafında.Bir yanda Gökova Körfezi, bir yanda Hisarönü Körfezi.Yeşilin ve mavinin sevişmesi ... Ben, etrafında sadece Orhaniye'yi, Kızkumu'nu, Sedir Adası'nı, Aksaz'ı ve Turgut Köyü'nü ve şelaleyi görebildim.
Onca güzellik ve tarihin tüm çağlarında yaşayan onlarca medeniyet pek çok efsane bırakmış geride. Kızkumu'ndaki eteğindeki kumlar bitince ölen genç kız ayrı bir efsane, ben Mısır'ın kumları olmadan ayağımı hiç bir yere basmam diyen Cleopatra ayrı bir efsane ...



"Orhaniye-Kızkumu"


"Sedir Adası'nın Koruma Altındaki Kumları"

Öte yandan Orhaniye'nin huzuru ise belki de en yaşayan efsane. Kuşkusuz ki karadan değil denizden yapılmalı bu seyahat ve Selimiye ile Bozburun'u görmeden dönmemeliydi aslında. Bu sefer karadan istedim göreyim güzellikleri çamların kokusunu içime çeke çeke, kelebeklerle yarışarak.
Ama, vakit azdı o yüzden seyahat programındaki bir diğer durağa ulaşmak şarttı. Orhaniye'yi geçtikten sonra Bozburun yönünde devam ederken Turgut Köyü'ne girelim dedik. En azından internette Marmaris çevresinde görülecek yerlere dair okuduğum tüm sayfalarda Turgut Köyü'nün mütevazı şelalesinden mutlaka bahsediliyordu.
Şelale Turgut Köyü'nün köy merkezinde değil, doğrudan karayolunu takip ederek ulaşmak da mümkün köyün içinden geçip yeşilliklere doyarak bulmaka da. Biz ikincisini seçtiğimizden yol üstünde pek Anadolu topraklarında örneklerine rastlanmayan piramit şekilli bir mezar kalıntısına da rastladık, tabii onun mezar anıtı olduğunu aylar sonra İZ TV'de izlediğim bir belgeselden öğrendim. Şimdi, farkında olsam da Karya Prensesine selam olsun buradan.

Şelale'ye giden yol dar ve toprak. Şelale dediysek de öyle kocaman dev kazanı olanlardan, metrelerce yukarıdan çağlayanlardan sanmayın. Üç metre gibi bir yükseklikten akıyor ve altındaki minik gölcükte şelale bölgesinden köylü çocukları yüzmekte. Gerçi benim sevgili eşim de onlara katıldı. Sıcakta buz gibi sular iyi geliyor insana.
İnternetten okuduğum kadarıyla Kaymakamlık ve Köylere Hizmet Götürme Birliği şelale bölgesini turizme kazandırmak için çaba sarfetmişler. Tahta trabzanlı yürüyüş yolları ile mütevazı şelale görülmeye değer bir yer olmuş. Girişte yanılmıyorsam 5 TL gibi bir ücret alınıyor kişi başı.Yüzmek isteyenler için soyunma kabini de düşünülmüş, tuvalet de var. Otopark alanı da düzenlenmiş.
İlk karşılaştığımız veyukarıda bahsettiğim şelalenin esas yamacın yukarısından gelen dereciğin aşağıya dökülmesi sonucu olduğunu üst taraflara doğru keşif yürüyüşü yaptığınızda anlıyorsunuz. Orada da minik bir şelalecik var aslında. Ben  güzel fotoğraflar çektim bu yürüyüşte. Hatta eşim fotoğraflarda görünenin olduğundan bile daha güzel olduğunu söylüyor ama ben aynı fikirde değilim. Çünkü, bence güzeldi.



Eğer, biraz soluklanmak ve temiz havanın tadını çıkarmak istiyorsanız da tarihi değirmene konuşlanmış küçük çay bahçesinde güzel bir demli çay ve odun ateşinde sac üzerinde pişmiş gözleme yeme imkanınız da var. Elbette, ben yedim :)

Ve, Rodos ...
Marmaris'ten Rodos'a günübirlik katamaran seferleri yapılıyor. Yeşil pasaporta vize uygulanmadığı için kişi başı 30 € verdiğiniz takdirde Rodos sizi bekliyor.
Biz de madem Marmaris'e geldik ve elbette pasaportumuz da cepte, niye gitmiyoruz dedik ve yola çıktık.
Rodos elbette çok büyük bir ada ve günübirlik bir yolculuk da göreceğiniz yer adanın sadece binde biri.

Rodos, Avrupa'da Orta Çağ  mimari mirasını en iyi koruyan şehir olarak görülüyormuş Zaten, limandan çıkar çıkmaz surları görüyorsunuz. Surların içi "Old Town" olarak ifade edilen eski şehir bölgesini oluşturuyor. Unesco Dünya Mirası listesinde de yer alan bu bölge aynı zamanda Avrupa Birliği fonlarıyla da restorasyon ve koruma çalışmalarına konu olmakta.
Liman'dan Genel Görünüm

Rodos stratejik önemi nedeniyle yüzyıllar boyu cazibe merkezi olmuş bir ada. Bu yüzden, Rodos şövalyelerinin bıraktığı izler, Osmanlı mimarisiyle ve sonrasında İtalyan etkisi ve elbette ki Yunanistan toprağı olmasıyla harmanlanmış durumda. Eski Şehir içinde pek çok Osmanlı Camisine rastlamak mümkün.  Hatta bunlardan biri Muhteşem Yüzyıl'la adını öğrendiğimiz Pargalı'nın adını taşıyan cami. Malum, Rodos'u Kanuni fethetmişti.

Yine şehir içinde Osmanlı mezarlıkları, çeşitli külliyeler var. Tabii artık hepsi başka amaçlarla kullanılıyor.
Sokaklarda tarihi koklamak çok güzel.
Diğer Yunan adalarında olduğu söylenen siesta saatinde dükkanların kapalı olması uygulamasına biz Rodos'ta rastlamadık, her yer alışveriş için müsaitti.
Rodos, her ne kadar Yunanistan olsa da ada olduğundan da olsa gerek (adalılar her zaman anakaradan farklı hissedermiş kendini), bize çok yakın. Bunda geçmişin etkisinin yanı sıra, son yıllarda Türkiye ile alışveriş ve turizm ilişkilerinin kuvvetlenmesi ve Türklerin gezmek için daha kolay ve sıklıkla adaya geliyor olması da etkili.Alışveriş yaptığınız dükkan sahibine Yunanca  "Epharisto poli" (Teşekkür ederim) dediğinizde, size cevaben "Bir şey değil" demesi insanın hoşuna gitmiyor değil.

Rodos  bütün bu anlattıklarımızın dışında Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak bilinen Rodos Heykeline de ev sahipliği yapmış bir ada. Ama, maalesef bugün Rodos Heykelinden eser yok. Rodos Heykeli'nin oldukça büyük, iki bacağını açmış ve elinde meşale tutan dev bir insan formunda olduğu düşünülüyor. Bugün heykelin her bir bacağının bulunduğu iki burun üzerinde birer sütun, sütunlar üzerinde birer geyik var. Biri dişi biri erkek ... Rodos'un simgesi, bereket sembolü.




Ben Rodos'u gezerken daha önce okuduğum Zuhal ve Yücel İzmirli'nin "Rodos'tan Karşıyaka'ya" kitabını da sıklıkla düşündüm.Bu gerçek hayat hikayesinde  Rodos'tan ayrılmak zorunda kalmış bir Türk ailesinin Rodos'a özlemi ve sokak sokak oraları anlatışı ve öte yandan da Rodos sonrası Karşıyaka'da hayata tutunuşları beni oldukça etkilemişti çünkü. Tarih belki sadece kronolojik bir sıralama ile olayları anlatıyor ama ya içinden geçen onlarca hikaye ... Tarih insansız yazılmıyor ki !

Neyse dostlar, tatilden geriye kalan bir avuç tuz kokusu ve güzel hatıra işte. Marmaris ile Rodos benim gözümden böyle. Rotada başka yerler var şimdi, pek çoğu da bu yazı bittiği sırada gidildi görüldü.
İpucu mu ? Çizme desem ...
Hadi sağlıcakla ...

Yorumlar

  1. Harika,akıcı bir dille Marmaris-Rodos gezisi ve yörenin tanıtımı ancak bu kadar olur.Gitmiş,görmüş kadar olduk.Sağolasın Canım kızım.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı , marmarisi gerçekten çok güzel anlatmışsınız . Bir daha yolunuz buralara düşerse mutlaka bekleriz , çevre gezilerimize katılıp ayrıntılı başka güzel yazılarda yazabilirsiniz.

    Bekliyoruz :-)

    YanıtlaSil
  3. Marmaris'te gezilmesi gereken çok yer var. Özellikle kızkumu harika bir yer. Rodos'u da mutlaka en az bir kere gidip görmeniz gerek diye düşünüyorum. Çok güzel bir paylaşım olmuş teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  4. gerek yazı çalışması olsun gerek görseller çok güzel olmuş elinize yüreğinize sağlık kolay gelsin
    https://www.pakettatilim.com

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

GEZGİNİN HARİTASI