Küçük Bir Dokunuştur Belki De Yazmak
Foxlife'ta izlediğim bir dizi var: Touch. Evrendeki her şeyin bir matematik karşılığı olduğu ve değişik tesadüflerin (ki aslında tesadüf olmayan, bir şekilde olması gerekenlerin bir araya gelmesi olan ve belki de aslında adına kader denebilen) aslında farklı yerlerde ortaya çıkarak evrende dengeyi oluşturduğuna dair fantastik açılımları olan bir hikaye ...
Touch'ın temel hikayesi aslında dünyadaki herkesin bir şekilde birbirine ulaşabileceği ve aslında farkında olmadan bunu yapabildiği üzerine.
Ben bu bloğu yazmaya başladığımda düşündüğüm tek şey yazıyor olduğumdu. Daha önce sadece üyesi olduğum elektronik posta grubundan çoğunluğunu tanıdığım minik bir topluluğa ulaşırken, adını kendi koyduğum ve içerik anlamında sınırlarını kendim belirlediğim bir paylaşım evreni oluşturmaktı tüm içimden geçen.
Evet, bu bir blog sitesiydi. Tanınsın diye kendimce çabalarım da vardı. Okunmak önemliydi öncelikli kaygım olmasa da.
Ben kendim için yazıyordum, kendimce fısıldıyordum dünyaya tıpkı şu an yaptığım gibi, bu tatlı serin İzmir akşamında balkonumda yaptığım gibi.
Ama aynı Touch'ın temasında olduğu gibi bu blog da bir şekilde ulaşıyordu bir yerlere.
Son yazımı yazdığım 5 Mayıs akşamı, yeni yazı girişi yapmak için hesabı açtığımda bekleyen yorum var mı diye bakmak istedim, genelde spamler uğrardı posta kutusuna ama bu sefer başka bir şey olmuştu. Uzaktan tanıdığım ve sadece bir kere beş dakikalığına tanıştığım güzel bir yürek, tesadüfen benim içimin acısını paylaştığım bir yazımı buluyor, okuyor ve üşenmiyor altına içimi ısıtan yorumlar yazıyor. Ne bu blogdan haberi var, ne de benimle bir samimiyeti ... Ama, hayat isterse pek de güzel sürpriz hazırlıyor.
Artık, biliyorum benim fısıltılarım bir yerlere ulaşıyor.
Evet, sevgili okuyucu, biliyorum oradasın.
Biliyor musun, orada oluşun da çok hoşuma gidiyor.
Teşekkür ederim tüm kalbimle ...
Yorumlar
Yorum Gönder